Ocak 01, 2012

ikibinoniki geldi, alkış!

Güneş gözüme çarpmıyordu. Uyanmak zor gelir öyle günlerde. Uzun süre kaldım yatağın içinde. Senenin son gününü bu dikdörtgen, yumuşak şeyin içinde geçirsem ne olur ki diye düşündüm. Aldım kucağıma bilgisayarı. Başladım “Evde tek başına” yı izlemeye.  Uyku mahmurluğu geçince kalktım. Bir kahvaltı yaptım öğle yemeği yemem gereken zaman diliminde.
Ardından gözy ve sedy ile alınacaklar listesi hazırlandı. Alışverişe çıkıldı. Maymun iştahlığın vermiş olduğu açgözlülükle bir kutu zeytinyağlı yaprak sarması alındı. Fiyatına bakılmadan üstelik. Sonrasında güzel ve doyurucu bir akşam yemeği vardı. Ardından hazırlıklar başladı. Durmadan yemeler, içmeler…
Keyifli anların vazgeçilmez komedileri olmazsa olmazlarımızdı.  Avrupa Yakası’nın unutulmaz sahneleri, How I Met Your Mother’ın defalarca izlenilesi bölümleri ve “But Am” repliği… Yılbaşı klasiği olan Tombala oyununu da oynadık üstelik.  “ Victoria Secret Defilesi geliyor alkış!” diyerek yeniden eğlence başladı. Yemeler içmeler hala durmadı.
Yılbaşına girmeye yakın televizyon ekranlarında aradık durduk bir dansöz gösterisi. Ahh o çocukluğumuzdaki yılbaşı eğlence programları… Nesrin Topkapılı günler… Az biraz Ümit Besen eşliğinde melankolik haller bulaştı üzerimize.  Yeni seneye dokuz dakika kala “Ya El Yelil” ile biz yaptık dansöz şovunu, tabi herkes kendi bildiğince.
Son beş dakikadan son bir dakikaya kadar geçen zamanı Siyah Maskeli Roy’u bana hediye eden mutsuz insanla saydık. Mutlu olmak için anı güzel kılmak mühimdi. Bırç’la yeni senenin başlangıcını paylaşmak güzeldi. Sonra Mabel’in iç gıdıklayan sesi huzura denkti. Onsuz İstanbul’un hep eksik kaldığını bildiğim kitap kurdum olan Bay Kahveci ile yapılan telefon görüşmeleri bu yıl da sürsün istediğim ilk şeydi. Geçen yıl birlikte olduğumuz Ayşe’nin beni çekiştirip kulağımı çınlatması o anın olmazsa olmazıydı. Gecenin ilerleyen anlarını gözy, feyz ve sedy ile paylaşmak ise paha biçilemezdi. Aslında özel olan tek şey insan evlatlarıyla güzelleşen ilk dakikalardı.
Yılbaşı gecesini keyifli kılansa uykuya dalana kadar olur olmadık her şey hakkında konuşabilmekti. Kareoke yaparken herkesin çok iyi sesi olduğunu düşünmesiydi. Benim bile... O an için umursamamaktı hiç bir şeyi.  Ahh unutmayayım bir de merak edilen olduğumu öğrenmek güzeldi. Sorular sorular sorular… Bir sürü soruya cevap vermekle geçti bütün bir gece. O gece görülen rüyalardan da hayır gelmedi haliyle.
Huzur bazen gözüne gözüne girer senin. Sabah uyanınca gördüğün kar taneleri cama vurur ve “uyan!” der sana. Başın ağrıdan hareket edemezken üstelik. Hatta “Kafamda mast dönemine girmiş binlerce fil tepişiyor.” diye adlandırılır o ağrı. Öyle bir ağrıyla huzura daha yakın uyandım ertesi öğlen. Güne kahveyle başladım. Bir yıl daha geçti derken canımın en köşesinden bütün bir seneyi özetleyen bir ileti aldım.

“Eski yıla dair unutulmayanlar:
ü  Canımmmm ben beğenmedim, sen yer misin?
ü  Sana kalmaz.
ü  Arkadaşınla düzgün konuş aptal/salak
ü  Barbie bebek değil burbery black kokusu dedi.
ü  Esra’nın sağlığına içelim.
ü  Dur bakayım, hakikaten geri zekâlı bu çocuk, mal bu mal.
ü  Hacı ben sana öyle mi dedim, ne zaman dedim hacı?
ü  Herkes ödevler yüzünden çok gergin ya…
ü  Sınıf nasıl beğendi ama çok orijinal oldu, biz yaparız kızım.
ü  Ölümlerden döndük bkz: pamuk ipliği.
ü  Tiroid mi, paratiroid mi, epilepsi mi?..
ü  Ha siz giren gruptunuz.
ü  Hocam Sümeyye grup istiyor.
ü  Şimdi kocaman bir güneş olalım.
ü  Ben ne dedim Benan, aynısını dedim.
ü  Hande ile göz göze geldim şu an.
ü  Ya bu hafta sonu olmasın, oyun var gelemem.
ü  Bunlar oyuna gidecek.
ü  O değil de Sümeyye hala not tutuyor.
ü  Bu bana bir tavırlı bir tavırlı…
ü  Hocam odanız çok güzelmiş. Benan çok methetti de…
ü  Hocam kaşlarımızı aldırırken gözyaşı bezlerimize zarar gelir mi?
ü  He 2 bilgisayar olsun Feyza, ona da ayağımla bakayım.
ü  Omzuma vurma aptal, zonam azdı.
ü  Arkadan sarıl.
ü  Bu ne ya böyle kız kıza el ele tutuşmalar fln.
ü  Kız yetenekli ya…
ü  Hocam Ayşenur’a tamamen katılıyoruz. Sonraki kare: Sen hocaya ne dedin Ayşenur?/ … dedim. /Yuh!
ü  Kafesin içine martı mı çizdin sen şimdi?
ü  Çocuğa limon mu sıktınız bravo!
ü  Ayy cin çarpmış bunu.
ü  E kaynımda da vardı.
ü  Bir puanla idiotu kaçırdın.
ü  Bu terlik Burçin’in gemisine benzemiş.
ü  N’apıyım at nalı gibi tırnakları var.
ü  Yosun bulaşığı gibi gözlerin.
ü  Esra, Benan, Feyza uyandınız mı?
ü  Feyza nerde kaldın?
ü  Benan’ı kim öpmüş?
ü  Canım kalkamadım midem bulandı, kustum.
ü  Hiç uyumadım dün gece. Sadece 2 saat uyudum!
ü  Öğretmenim uyurken bacağınıza dokunabilir miyim?
ü  12 buçukta toplantım var, ona göre.
ü  Senin adın ne gızım?
ü  Pisikoloci mi? ne alakası var pisikolociyle, çocuh bakıcısıyız biz.
ü  Kimse çocuk gelişimcisi geliyor alkışş demiyor.
ü  Kadınlarlan iş yapılmaz gızım…
Ve daha nice geri zekâlı, embesil, aptal eski yıl sona erdi. Yepyeni bir yıl geldi.”
Ne kadar saçma diyaloglar olsa da her anı özeldi. Kocaaa bir yılın mutlu, sağlıklı geçmeyeceği gün gibi belliydi. Bu sene için de aynısı geçerli. O yüzden kimseye mutlu yıllar demiyorum. Ayrıca, her zaman özel programlar yapmak gerekmiyor bazı şeyleri güzelleştirmek için. O anı özel kılacak insan evlatlarıyla birlikte olmak her şeye değiyor. Sadece yaşadığın o anda yanında özel insan evlatları olsun. O zaman huzuru bulursun.


AJANDAMDAN DİPNOT:  Yeni Yıl için alternatif mutluluk kaynakları:
Mutluluk için gençlik, güzellik, para, işte aşkta başarı falan gerekir diye dayatılır hep; oysa daha ne mutluluklar var. Bir çocuğun uykudaki gülücüğünü görmek (ki Kamerun’da wo-mba derlermiş), hafif serin hafif derin berrak bir denizde yüzmek, sevgilinin kokusunu ya da kuraklıktan sonra yağan ilk yağmura eşlik eden hoş kokuyu (petrichor denmiş İngilizcede) içine çekmek…

BENYDEN DİPNOT: Ve tabi ki de sevdiğin yemeğin damağında bıraktığı o lezzet vazgeçilmez bir mutluluk kaynağıdır.

Hiç yorum yok: